6 Kasım 2013 Çarşamba

NANOTEKNOLOJİ VE NANOTEKNOLOJİNİN KULLANIM ALANLARI

NANOTEKNOLOJİ

Kelime karşılığı Latince de çok küçük boyutlu, bilimsel karşılığı ise metrenin milyarda biri anlamına gelen ölçü birimidir. Nanoteknoloji maddeyi atomik ve moleküler seviyede kontrol inceleyen bilimidir. Nanoteknoloji birçok alnananı kapsayan bir bilim dalıdır. Fizik, malzeme bilimi, elektronik, kimya, biyoloji gibi dallardan bilim araştırmacıları, nanoteknoloji çalışmaları yapmaktadır. Günümüzde hızla gelişen bir bilimdir.

NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİNİN FAYDALARI:

Denenmiş, sürekli ve daha etkili uzun koruma süresi sağlar. Tatbik edilen malzemenin değerini koruması, çevre ve iklim etkileri ile çizilmelere karşı daha dayanıklı olması.
Her türden tekstil ürünü ve yüzeyler için bakım kolaylığı, daha uzun süreli gözle görülebilir ve sağlıklı temizlik, kolay temizlik, cildi hiçbir şekilde etkilememesi, anti bakteriyel olması, alerji hastalarına uygun olması ve birçok sair olumlu özelliği mevcuttur.
Akla gelebilecek her türden yüzeye kolay ve basit bir şekilde uygulanabilirlik.
Boncuk teşkili etkisinin zayıflaması halinde muhtemelen bir temizlik yapılması gerekiyordur. Bu gibi durumlarda yüzeyin veya tekstil ürününün yumuşak bir temizlik maddesi ile temizlenmesi ve bolca su ile çalkalanması gerekir. Bu işlemden sonra boncuklaşma etkisi tekrar kendini gösterecektir (Tekstil ürünlerinde kuruduktan sonra). Kaplama zarar görmüşse, zarar gören kısımların tekrardan onarılması mümkündür.

Kaynak: Wikipedia ve nanoteknoloji nedir

5 Kasım 2013 Salı

Anadolu Parsı - Anadolu Leoparı

Pars (Panthera pardus), Leopar olarak da bilinir, kedigiller (Felidae) familyasından Panthera cinsinin 4 büyük kedi türünden biri.
Anadolu parsı, Orta Doğu ve Batı Asya'da yaygın olan İran Parsının (Panthera pardus saxico
lor) Anadolu'da yaşayan bir ırkıdır. Uzun süre ayrı bir pars alt türü olarak kabul edilmiş ve Panthera pardus tulliana adı verilmiş, ancak modern genetik araştırmaların bu türün diğer batı ve orta Asya pars türlerinden genetik olarak çok az farklılık gösterdiğini kanıtlaması üzerine İran parsı alt türlerine eklenmesi görüşü hakim olmuştur.
Boyu 200 ila 250 cm, ağırlığı dişilerde 35-50 kg, erkeklerde 45-70 kg civarında olabilmektedir. Yaklaşık ömrü 20 yıl kadar yaşamaktadır. Çok hızlı ve çevik olan Anadolu parsı, geyik, yaban keçisi, yaban domuzu, küçük memeliler ve kuşlar en önemli besin kaynaklarıdır. Anadolu parsı, Doğu  Akdeniz ve Doğu Anadolu Bölgelerinde, daha çok ormanlık ve dağlık alanlarda yaşamıştır. Doğal yaşam alanları ve av kaynaklarının azalması parsları insanların yaşadığı yerlere yönlendirmiş ve bu da genellikle vurularak ya da zehirlenerek öldürülmelerine yol açmıştır.
Anadolu parsının; yapılan sınıflandırmada, parsın 27 adet alt türünden birisi olduğu kabul edilmiş ve adı Panthera pardus tulliana olarak değiştirilmiştir. Ancak 1996 yılında Steve O'Brien'ın kurduğu bir tim tarafından yapılan genetik araştırmalar sonucu parsın 27 değil sadece 8 alt türü var olduğu ve Anadolu parsının da İran parsı ile arasında hiçbir genetik farkı olmadığı tespit edilmiştir. Böylece Anadolu parsı, Orta Doğu'da yaşayan ve ayrı alt türlere mensup oldukları sanılan parslar ile birlikte İran parsı alt türüne eklenmiştir. Bundan dolayı Anadolu parsı artık İran parsının bir ırkı olarak görülür.

2013 yılına kadar Anadolu parsının yok olduğu sanılmaktaydı. İnsanlar tarafından en son bireyinin 1974 yılında Ankara’nın Beypazarı ilçesinde vurulduğu bilinmekteydi. Fakat Anadolu parsı Anadolu'da hâlâ yaşamaktadır. 2013 Kasım ayında Diyarbakır’da görülen Anadolu parsı ne yazık ki çobanlar tarafından vurulmuştur.


Diyarbakır'da öldürülen leopar


Kaynak: Wikipedia

28 Şubat 2013 Perşembe


Hücre Organelleri-Hücre Çeşitleri ve Metabolizma

                                     
 HÜCRE ORGANELLERİ

Hücrede metabolik olayları gerçekleştiren özel yapılara organel denir. 
1) Endoplâzmik retikulum: 

Hücre zarı ile çekirdek arasında uzanan ve hücreyi ağ gibi kaplamış kanalcık sistemidir. Hayvan hücrelerine şekil verir. Hücre içinde madde taşınması ve depolanması görevini yapar.
Üzerinde ribozom olanlara granüllü, ribozom olmayanlara granülsüz E.R. adı verilir. Protein sentezinin çok olduğu hücrelerde granüllü, yağ sentezinin çok olduğu hücrelerde granülsüz E.R. fazla oranda bulunur. Ayrıca golgi ve lizozom organellerini oluşturabilirler. E.R. hücre bölünmesinden önce eriyerek kaybolur, sonra yeniden oluşur.
2) Golgi Cisimciği: 

Granülsüz E.R.’den oluşur. Hücrelerin salgı ve paketlemesini sağlar. Salgı yapan hücrelerde bol bulunur. Örneğin; tükrük bezi ve süt bezlerinde olduğu gibi. Ribozomda sentezlenen proteinler önce E.R. ye, sonra golgiye geçerek paketlenir. 
Hücre zarındaki glikolipid ve glikoproteinlere son şeklini verir. Hücre çeperinin yapısına katılan selülozu üretir. Lizozom organellerini oluşturur.
3) Lizozom: 

Tek katlı zarla çevrilidir. içinde sindirim enzimleri bulunur. Endositozla alınan veya hücre içinde bulunan kompleks molekülleri sindirir.
Hücrede yaşlanmış organelleri ve zararlı maddeleri yok eder. Akyuvarlarda alınan mikropları parçalar.
Herhangi bir sebepten dolayı, lizozomun zarı yırtılırsa, hücrenin kendi kendini sindirmesine neden olur, buna otoliz denir. Dokulardaki yaşlı hücrelerin ortadan kalkması, çürümenin hızlanması, kurbağa embriyosunun kuyruğunun kopması, insan embriyosunun parmak arası perdelerin yırtılması otolizle gerçekleşir. Bitki hücrelerinde bulunan lizozomlara fitolizozom denir.
4) Ribozom: 

Protein sentezinin gerçekleştiği yerdir. Çekirdekçikte üretilir. Protein sentezlediği için, bütün canlı hücrelerde bulunur. 
Yapısında % 60 RNA ve % 40 protein bulunur. iki alt birimden oluşmuştur. Protein, enzim ve hormon sentezi olan hücrelerde çok bulunur. Protein sentezi hızlı olan hücrelerde yan yana dizilerek polizomları oluştururlar.
Bulunduğu yerler; Çekirdek dış zarı, Granüllü E.R. üzerinde, Mitokondri ve 
Kloroplast sıvısında ve Sitoplâzmada serbest halde.
5) Sentrozom: 

Hayvan hücrelerinde bulunur. Birbirine dik iki sentriolden oluşur. Hücre bölüneceği zaman kendini eşler. Zarsız olup etrafında yoğunlaşmış bir sıvı vardır. Her bir sentriol 3’er tüpten meydana gelen 9 protein lifinden oluşmuştur.
İnsanın çizgili kas hücrelerinde, nöron gövdesinde, olgun yumurta hücresinde bulunmaz.
Hayvan hücrelerinde kromozom takımlarının kutuplara çekilmesini sağlayan iğ ipliklerini oluşturur. Ayrıca sentrozom, sil ve kamçı oluşumunda görev alır.
6) Koful: 

Tek hücrelilerde boşaltım organelidir. Çok hücrelilerde ise artık maddelerin, besinlerin veya fazla suyun depo edildiği yerdir. E.R.’den, golgiden, hücre zarı ve çekirdek zarından oluşabilir. Kofullar bitkilerde artık maddelerin depolanmasını ve turgor basıncının ayarlanmasında görev alır.
Tatlı suda yaşayan tek hücrelilerde bulunan kontraktil kofullar fazla suyu dışarı atar. Bu olayda enerji harcanır. Kofular görevlerine göre isimlendirilir; besin kofulu, sindirim kofulu, boşaltım kofulu ve depo koful.
Kofullar genç bitki hücrelerinde küçük, yaşlı hücrelerde ise büyük ve azdır. Hatta bazen hücrenin içini tamamen doldurabilir. Hayvan hücrelerinde ise kofullar az ve küçüktür.
7) Mitokondri:

 Hücrede enerji (ATP) üretimini sağlayan merkezdir. Sayısı 
hücrenin enerji ihtiyacına göre değişir. Çizgili kas, sinir, kalp ve karaciğer hücrelerinde mitokondri fazladır. 
Dış zarı düzgün, iç zarı ise kıvrımlıdır. Yani, iç zarı matrix içine doğru uzamıştır, böylece yüzey arttırılmıştır. Bu uzantılara krista denir. Mitokondri içindeki sıvıya matrix denir.
Kendine ait DNA, RNA ve ribozomu vardır. Gerektiğinde çoğalabilir. iç zar üzerinde ETS taşır. Gerektiği zaman bölünebilir, büyüyebilir ve kendisi için gerekli bazı proteinleri sentezleyebilir. 
O2’li solunum, hücre sitoplâzmasında başlayıp mitokondride devam etmekte ve açığa çıkan enerji ATP şeklinde depolanmaktadır. 
NOT: Bakterilerde mesozom mitokondrinin görevini üstlenmiştir.
8) Plastitler:

Bitki hücrelerinde bulunan yapılardır. İçerisinde renk veren pigmentler bulunur. Üç çeşittir. Işık, kimyasal madde, sıcaklık ve pH etkisi ile birbirine dönüşebilirler.
Örneğin, Domates önce renksiz, sonra yeşil ve en son olarak kırmızı renge dönüşür. (Lökoplast Kloroplast Kromoplast)

a. Kloroplast: 

Fotosentez olayının gerçekleştiği organeldir. En fazla, yaprağın mezofil tabakasında bulunur. Kendine ait DNA, RNA ve ribozomları vardır. Gerektiğinde hücre içinde çoğalabilirler. 
Çift zarlıdır. içindeki lamelli yapılara grana denir. Burada fotosentezin ışıklı devre reaksiyonları gerçekleşir. Granaların arasını dolduran sıvıya da stroma denir. Karanlık devre reaksiyonları da burada gerçekleşir. Granaların lamelleri arasında ışığı soğuran ve yeşil rengi veren klorofil pigmenti bulunur. Klorofil ışık enerjisini emerek kimyasal enerjiye dönüştürür.
Fotosentezde görev alan ETS elemanları kloroplastın granasında bulunur.
Fotosentetik bakterilerde kloroplast olmadığı için, klorofil pigmenti sitoplâzma içinde tanecikler halinde bulunur. 

b. Kromoplast: 
Bitkilerde turuncu (karoten) , sarı (ksantofil), kırmızı (likopin) renkleri oluşturan pigmentleri taşır. Bitkilerdeki diğer birçok renk de koful özsuyunun asitlik ve bazlık (pH) durumuna göre renk değiştirebilen antokyan maddeleri tarafından oluşturulur. 
Meyve ve çiçeklere renk verirler. Işık enerjisini absorbe edebilirler. Fakat bu enerjiyi kloroplastlara aktarırlar.

c. Lökoplast: 
Renksizdir. Bitkinin ışık almayan bölgelerinde bulunur. Işık etkisi ile kloroplasta dönüşür. Genelde kök, gövde, meyve ve tohumlarda yoğun olarak bulunur. Nişasta, yağ ve protein depolar.


Hücre Çeşitleri

Ökaryot Hücre:
Ökaryotlar (LatinceEukaryota), hücrelerinin yapısından dolayı beraber gruplandırılmış bir canlılar grubudur. Bilimsel sınıflandırmada Ökaryotlar, Bakteriler veArkeler, tüm canlıları kapsayan üç ana gruptur.
Ökaryotların tanımlayıcı özelliği genetik malzemelerinin zarla çevrili bir (veya birkaç)çekirdek içinde yer almasıdır. Bu nedenle kelime, Eski Yunanca eu, gerçek ve karyon, çekirdek sözcüklerinden türetilmiştir. Sıfat hali ökaryotiktir. Bakteri ve arkeler çekirdeksiz olduklarından beraberce prokaryot olarak adlandırılırlar (Eski Yunanca pro-, evvel ve karyon çekirdek sözcüklerinden). Çekirdeğin yanı sıra, ökaryotlarınmitokondri veya kloroplast gibi zarla çevrili çeşitli organelleri vardır, bu tür hücre içi karmaşık yapılar da prokaryotlarda bulunmaz.
Ökaryotların ortak bir atası olduğu için bir üst alem (domain) olarak tanımlanmışlardır. Üst alem sisteminde ökaryotların, prokaryotlara kıyasla, arkelerle daha çok ortak özellikleri vardır ve bu yüzden arkelerle beraber Neomura kladı içinde gruplandırılırlar.
Prokaryot Hücre:
Prokaryotlar ya da Prokaryotabakterilermavi-yeşil alglerriketsiyalar,aktinomisetler, ve mikoplazmaların gruplarının dahil olduğu; gerçek çekirdek zarları ve membrana bağlı organelleri olmayan, fosfolipid barındıran hücre duvarı ve tek helezonluDNA molekülü hücre içinde serbest halde bulunan mikroorganizmaları kapsayan canlılar üstalemdir.
Organeller ve karmaşık sitoplazma yapısı bu canlılarda bulunmaz. Mavi-yeşil algler çekirdeksiz hücrelerin en gelişmiş kolunu oluşturur. Hemen hemen hepsi kromozomolarak proteinle çevrilmiş çember şeklinde bir DNA zinciri içerirken, mitoz bölünme yapmazlar. Her hücrede haploit olan tek kromozom, açılarak bir hücrenin bir ucundan diğer ucuna hareket ederek kendini eşlediğinde, hücre bölünür. Evrim sürecinde, 2,5-3 milyar yıl önce, kese şeklindeki ilk hücrelerden evrimleştikleri düşünülmektedir.

Metabolizma:
Metabolizmayapımyıkım (ya da özüştürme) canlıda yaşamın sürdürülmesi sırasında gerçekleşen tüm kimyasal tepkimelerdir.
Her organizma, büyüme, gelişme, ısı, hareket, üreme gibi yaşamsal etkinlikleri sürdürebilmek için dış çevreden bazı maddeler ve enerji almak zorundadır. Bu maddeler ve enerji, yaşamsal etkinliklerin sürdürülebilmesi için gereken organik moleküllerin sentezlenmesinde kullanılacaktır. Dış çevreden alınan organik ya da inorganik moleküller, ya önce parçalanarak, yıkıma uğratılarak ya da yıkıma gerek kalmadan gerekli moleküllerin sentezlenmesinde kullanılır.
Daha karmaşık yapıdaki molleküllerden oluşan maddelerin organizmada, daha basit yapılı moleküllere yıkımı süreçlerine metabolizmanın katabolizma süreçleri denilir. Daha basit yapıdaki molleküllerin, daha karmaşık yapıdaki molleküllerin sentezinde kullanılması ise anabolizma tepkimeleridir. Organizmada bir reaksiyonun başlangıç maddesinden ürüne dönüşmesi süresince meydana gelen kimyasal değişikliklere ara metabolizma, bu değişiklikler sırasında meydana gelen ara ürünlere metabolitler adı verilir.
Başlıca metabolizma reaksiyonları:
  • Hidroliz reaksiyonları
  • Kondensasyon reaksiyonları
  • Oksidoredüksiyon (redoks) reaksiyonları
  • Fosforilasyon reaksiyonları
  • Transaminasyon reaksiyonları
  • Transaçilasyon reaksiyonları
  • Transmetilasyon reaksiyonları
  • Transpeptidasyon reaksiyonları
  • Karboksilasyon/dekarboksilasyon reaksiyonları